Bazı çocuklar yalnızca yakın aileleriyle konuşup evin dışındaki kimseyle hatta akrabalarla bile konuşmazlar
Diğerleri daha düzenli olarak gördükleri akrabalarıyla konuşurken o kadar iyi tanımadıklarıyla konuşmayabilirler.
Bazıları evin dışındaki diğer çocuklarla konuşabilir ama yetişkinlerle konuşmayabilir, bir başka grup ise öğretmeniyle birebirken konuşabilir ama daha büyük gruplarda diğer çocuklar duyma mesafesindeyken donup kalabilirler. Günden güne, kişiden kişiye ve ortamdan ortama farklılıklar olsa da bunların hepsinin seçici konuşmazlığın bir çeşidi olduğunu anlamak önemli. Seçici konuşmazlığın şu belirtilerine dikkat edin:
Donuk ya da yanıt vermeyen bir tavır
Katı, “sopa gibi” denebilecek bir bedensel duruş
İfadesizlik, dümdüz ya da “donakalmış” bir yüz
Sosyal bir durumda cevap verme konusunda yavaş olma
Sosyal ortamlara girerken ebeveynlere yapışma durumu Erken Tanı Önemli Ebeveynlerin içgüdülerine güvenmeleri önemlidir. Çocuğunuzun evin dışındaki seçili bazı sosyal ortamlarda ve/veya seçili insanlara çok farklı davrandığını hissediyorsanız, bir çocuk psikoloğuyla konuşmanız önemli. Ne kadar erken teşhis konursa ve müdahale etmeye başlanırsa, uzun vadeli iyileşme o kadar iyi olur. Ebeveynler için 5 ipucu:
Sosyal durumlarda sözel talepleri mümkün olduğunca ortadan kaldırın. Eğer sözel talepleri ve beklentileri düşürürseniz, çocuğunuz zamanla sosyal durumları kaygı yerine rahatlık ve olumlu duygularla ilişkilendirmeye başlayacaktır. Bu demek oluyor ki, bir doğum günü partisinden içeri adımınızı atar atmaz çocuğunuzla konuşmaya ya da ona sorular sormaya başlamayın. Bu aynı zamanda çocukla sürekli olarak hiç konuşmadığı hakkında da konuşmamanız gerektiği anlamına geliyor!
Onu rahat hissettirmeye odaklanın. Çocuğunuzun sosyal ortamlara diğer çocuklar kadar rahatlıkla girmeyeceklerini anlayın. Erken giderek ya da grubun içine girmeden önce alıştırma yapmak için zaman ayırarak duruma alışmak için daha fazla zaman tanımak bir olmazsa olmaz. Mümkün olan her fırsatta mizahtan faydalanın, etkinliğe başlamasına yardım edin ve olumlu cesaretlendirme yollarına başvurun.
Sözel olmayan iletişim yollarına odaklanın. Sözel bir cevap bekleyen bir soru ortaya atmak yerine bir baş sallama, başparmağını havaya kaldırma ya da indirmek yoluyla cevap verebileceği sorular sorun. Çocuğunuzun bu şekilde cevap verebileceği sorular sormaları için öğretmenlerle, koçlarla ve diğerleriyle konuşun.
Adım adım çalışın. Çocuklarınızı kendilerini rahat hissettikleri durumlara sokun ve onlarla özgürce konuşun ve daha sonra aşama aşama yeni bir insan takdim edin, yeni bir ortama geçin ya da yeni bir talep ekleyin duruma. Çocuğunuzu hepsini bir seferde yapması için zorlamayın.
Yavaş başlayın ve gerçekçi hedefler koyarak ilerleyin. Yavaş bir şekilde başladığınız ve öncelikle çocuğunuzun kendini rahat hissetmesine odaklandığınız sürece onları ilerleme göstermeleri için hafifçe zorlamak sorun değil. “Erişebileceğinizin yalnızca birazcık ötesinde” hedefler belirlemekte fayda var. Hedeflere zamanında ulaşıldığında değişimi sağlayacaklardır.Seçici konuşmazlık sorunu sebebiyle çocuğunuzdan bir şeyler talep etmekten ya da sosyal durumlardan kaçınmayın. Seçici konuşmazlık sorunu olan bir çocuğun evde yakın ailesiyle zaten rahat hissettiği ve konuştuğu bir ortamda otururken iyileşme göstermeyeceğinin farkına varmak önemli. Seçici konuşmazlık genellikle kendi başına ortadan kalkmaz, hatta ilgilenilmediği durumda daha kötü kaygı sorunlarına ve sosyal problemlere yol açabilir. Bu neden ile mutlaka bir çocuk psikoterapistinden destek alınarak aile, okul ve psikoterapi sürecinin planlanması gerekir.Seçici konuşmamazlık maalesef kendiliğinde 'yok olan' bir durum değildir, hatta zamanında gerekli destek alınmaz ise kaygı bozuklukları, sosyal sorunlar gözlemlenebilir. Kaynak: Healthessantials/ Childrens Health Team
Ayşe Başak Erk
Comentarios