Karnı mı aç?
Yorgun mu?
Bunalmış mı?
Rahatsız mı hissediyor?
Sizinle iletişim kurabildiğini hissediyor mu?
Ondan çok fazla şey mi bekliyorsunuz?
Duyulduğunu hissediyor mu?
Yargılandığını mı hissediyor?
Küçümsendiğini mi hissediyor?
Kontrol edildiğini mi hissediyor?
Kendisine saygı duyulmadığını mı hissediyor?
Ona adaletsiz gelen bir şey mi var? Ben genellikle yukarıdakilerden biri anlayıp anlamadığımı gösteren bir soru ya da ifadeyle başlarım, sonra bazı durumlarda nasıl yardımcı olabileceğimi sorarım. Örneğin, “Yorgun mu hissediyorsun? Dinlenmene yardımcı olmamızı ister misin?” “Uzun bir gün oldu, bunalmış olmalısın, sana nasıl yardım edebilirim?” “Sıranın sana gelmesini çok istiyorsun değil mi? Beklemek gerçekten de zor” “Seni dinlemediğini hissediyorsun, bu seni hüsrana uğratıyor” “İşler hiç de istediğin gibi gitmedi, bu seni üzüyor olmalı.” Bazen davranıştan söz etmiyorum bile, tabi örneğin birine zarar vermek gibi bir şey değilse. Eğer fiziksel bir zararı engellemem gerekiyorsa bunu her zaman mümkün olduğunca sade bir biçimde yapmam gerekiyor – “Kardeşine vurmana izin veremem, bu onun canını acıtıyor” “Bu kadar yüksek sesle bağırıyorsun çünkü hüsrana uğradın” “Kırıcı şeyler söylüyorsun çünkü sen de kırıldığını hissediyorsun”. Hangi ihtiyaçların karşılanmadığı konusu odaklanmak için çok güçlü bir nokta ve oradan başlamak iyi bir fikir. Her davranışı çocuklarımızın içsel süreçlerinin bir işareti olarak görelim ve onları koşulsuzca destekleyelim. Kaynak: Racheous
Ayşe Başak Erk
Comments