Boşanma sonrası çocuklar için en zor olan şey beraber yaşadıkları ebeveynin dışında kalan, kendileri için önemli olan diğer ebeveynlerini kaybetmeleridir. Bunun çoğunlukla erkekler olduğunu biliyoruz. 10 boşanmanın 9’unda çocukların anneye verildiği düşünülürse, genellikle özlenen, ilişkisi eskisi gibi sürdürülmeyen ebeveyn baba oluyor. Annenin genellikle şefkat gösterme ve bakım vermedeki görevinin karşılığında, babanın da çocuğun hayatından çıkılmasıyla ona ne kadar zarar verdiği açıkça görülebilir. Aslında çocukların boşanma sonrasıyaşadıkları aile düzenine baktığımızda, annenin de ilk yıllarda fiziksel olarak orada olsa da, yükünün fazlalığı nedeniyle duygusal olarak çocuklar için destekleyici olamadığını biliyoruz.
Anne boşanmanın ilk evresinde farklı bir eve taşınmak, daha fazla para kazanmak, ev içinde daha çok sorumluluk almak, çocukla ilgili okul ve sağlık işlemlerinde koşuşturmak ve çoğu zaman da bunları tek başına ve eski hayatında göre de daha dezavantajlı koşullarda yapmak zorunda kalıyor. Özellikle çocukların da bu devrede ihtiyaçlarının arttığı düşünülürse, diğer ebeveynin de evden ayırılmasıyla dengelerin ne kadar çok sarsıldığı açıkça görülebilir. Yani bu evrede hem çocuğun duygusal olarak anne babaya ihtiyacı artar, hem baba ortadan kaybolur, hem de anne babaya ihtiyacı artar, hem baba ortadan kaybolur, hem de anne gerek daha çok çalışması gerektiği, gerekse ruhsal açıdan çok iyi olmadığı için duygusal olarak çocuğun hayatından uzaklaşır.
Özellikle erkek çocuğu olan annelerin oğullarıyla olan ilişkileri bu durumdan olumsuz olarak etkilenir. Gerek çocuğu disiplin altına almak, gerekse çocuğun konulan kurallar içinde hareket etmesini sağlamak, anneler için, hem iş yüklerinin artması hem de babanın ortadan yok olmasıyla daha da güç hale gelir…
Boşanma evresinde çocukların duygusal ihtiyaçları, yani iki ebeveyne duyulan ihtiyaç artar. Ne yazık ki aynı evrede anne yeni rolüne uyum sağlamak için daha fazla çalışmak zorundadır. İş yükü ister istemez artarken, anne aynı zamanda çocuklara tutarlı ve önceden tahmin edilebilir bir ev ortamı da sunmak zorundadır ki bu çoğu zaman işte daha çok kalmayı, daha çok gelir elde etmeyi ve tabii ki aynı zamanda çocuklar eve geldiğinde onlarla birlikte olmayı gerektirir ki, bu da imkansızdır. Yine bu evrede çocuklar yaşadıkları farklı duygular nedeniyle –üzüntü, kızgınlık- anneye karşı gelirler.. Özellikle erkek çocuklardabu durum anneye karşı gelme, okulda ve evde kurallara uymamak olarak gösterir kendini.
Araştırmalar taam da bu sıralarda ne yazık ki babaların çocukların hayatında bir şekilde yok olduklarını ya da giderek daha az babalık yaptıklarını gösteriyor. Babalık sadece para sağlayarak olmaz, fakat ne yazık ki yapılan araştırma sonuçlarına göre ortalama olarak mahkeme tarafından belirlenen nafakanın en azından yüzde %25’nin babalar tarafından hiç verilmediğini, diğer bir yüzde 25’in de ara sıra karşılandığını biliyoruz.
Bir başka araştırma sonucuna göre, boşanmış annelerin çocuklarını daha az gördükleri, onlarla daha az vakit geçirdikleri, birlikte daha az yemek yemeği yedikleri; çocukların daha geç yattığı, sabah okula zamanında yetişemedikleri de bir gerçek olarak çıkıyor karşımıza.
Peki tüm bunlar olurken baba neden yok?
Annenin boşanma koşullarına alışması ve uyum süreci 1 ile 2 yıl arasında sürüyor, daha sonra anne çocukları için duygusal olarak daha elverişli olabiliyor, fakat aynı şeyin babalar için söylenmesi çok kolay değil. Boşanmadan sonra babaların %33-40’ı çocuklarıyla temasını bir şekilde kaybediyor. Babalarıbunu için suçlamadan önce neden babaların babalık görevlerinden bir şekilde istifa ettiklerini anlamaya çalışmakta yarar var.
21.yüzyılda olsak da, anneler çalışsa da, hatta annelerin evin ekonomik işleyişinde en az babalar kadar katkıda bulunsa da toplumun çocuğu yetiştiren rolü anneye verdiğini biliyoruz. Çocuk doğduğu andan itibaren baba ne kadar bu sürecin bir parçası olmak istese de bir kadın topluluğu tarafından-anneanne, babaanne, halalar, teyzeler, komşular-dışarıda bırakılır. Eğer baba doğumundan itibaren çocuğunbeslenmesiyle, yatıp kalkmasıyla ilgilenmemişse; onunla oynamak, onu doktora götürmek gibi konularda aktif bir rol almamışsa, kendisi de bu konularda çocuğun hayatından önemli olmadığını, bu işi yapacak kişinin ‘anne’ olduğunu düşünecektir. Yine bir başka gerçek, bubabaların da benzer şekilde tüm sorumluluğu annelerinde olan kadınlar tarafından büyütülmüş olmaları ve erkek modeli olarak işe giden, akşamdan akşama çocuklarını gören, evet sadece gören, babalarla büyümüş oldukları gerçeğidir. Yani hem toplum olarak erkeğe çocukla ilgili bir görev vermiyoruz, hem e zaten babanın böyle bir babalık imajı yok kendi gelişimi içinde. Hal böyle olunca baba da boşandığında nasıl bir baba olacağını bilemiyor.
Babaların boşanma sonrası çocuklarından bu kadar uzaklaşmalarının bir nedeni de eşler arasındaki bitmeyen tartışma ve kavgalar. Daha önce de söylediğim gibi eşlerin bir evliliği bitirirken en çok hissettikleri duygu kızgınlık. Özellikle kızgın olan annelerin, kendilerini terk eden, başkası için bırakıp giden eski eşleri cezalandırmak için çocukları babadan soğutmak, onunla görüştürmemek için farklı yıllar izlediklerini biliyoruz. Bir araştırmaya göre, kadınların yüzde 50’sinin kızgınlık ve öfke duygularını tatmin etmek için çocukların babalarıyla temaşalarını engelledikleri bulunmuştur. Yani kadınlar bu konuda düşündüğümüz kadar da masum değil.
Babanın çocuğun hayatından çıkması ya da babayla iletişimin azalması çocuk için neden bu kadar önemli?
Özellikle 8 yaşına kadar olan boşanmalarda çocuk bunu kendi suçu olarak görüyor. Bunun için suçluluk hissediyor. Baba da ortadan kaybolduğunda çocuğun hissettiği duygu ‘Ben yeterince iyi değilim, sevilebilecek bir çocuk değilim.’ Şeklinde. Babanın yok olması çocukta yeri doldurulmayacak bir boşluk bırakıyor ileriki yıllar için.
Baba az ya da çok yok olduğunda çocuğa neler oluyor?
-Utanma, suçluluk, terk edilmişlik duygusu, üzüntü ve karışıklık.
-Yeterince iyi değilim duygusu.
-Kızlar için ergenlikte erken hamilelik.
–Ergenlikte suça karışma.
–Düşük okul başarısı.
-Okulda agresif davranışlar ve kurallara uymama.
-Yakın ve samimi ilişkiler kurmada zorluklar.
-Daha yüksek oranda alkol ve uyuşturucu madde kullanımı.
–Babanın hayatından yok olmasını gösterebilecek bir hikayeye sahip olma ihtiyacı
–Babaları tarafından özlendiklerini, sevildiklerini bilme ihtiyacı.
–Babalarını çok özledikleri için sürekli onu düşünme.
Babaların yok olma nedenleri neler?
-Anne ile baba arasındaki anlaşmazlıklar.
-Ruhsal hastalıklar veya bağımlılık hikayeleri.
–Çocuğun boşanmaya kolay alışamaması ve babanın pes etmesi.
–Babanın boşanmayla ilgili duyguları ve çocuğu alıp verirken yaşadığı olumsuz duyguları yaşamak istememesi.
–Babanın boşanma gerçeğini kabullenememesi.
-Babanın anneyi cezalandırma isteği.
-Çocuktan ayrı bir kentte yaşama.
Bazen babalar çocuklarıyla görüşseler de doğru babalık yapmadıkları için çocuk yine de babasızlığın dezavantajlarını yaşar.
Önemli olan babanın çocuğu sadece ne kadar gördüğü değil, birbirlerini gördüklerinde ne yaptıklarıdır.
Baba Olmak…
Biyolojik olarak baba olmak, nasıl babalık yapılabileceğini bilmek anlamına gelmiyor çoğu zaman erkekler için. Tersi kadınlar için belki hormonal nedenlerle, belki de çocuğun doğmasıyla birlikte annenin yapması gerekenlerin çokluğu yüzünden çok doğru olmasa da, erkeklerin çoğu için babalık, annelikten daha çok öğrenilmesi gereken bir şey oluyor. Evliyken de etkin bir baba olmayan erkeğin, boşandıktan sona bunu yapmasını beklemek çok gerçekçi değildir. Ama hemen vazgeçmek olmaz. Yapılan bir araştırmada babalara boşandıktan sonra neden çocuklarının hayatlarında kalmalarıgerektiği üzerine birkaç saatlik psikolojik danışmanlıkverilmiş. Bu danışmanlığın yanı sırababalar çocuklarıyla nasıl zaman geçirmeli gerektiği konusunda bilgilendirilmişler. Araştırma sonuçları oldukça çarpıcı! Boşanmadan 5 yıl sonra bile bu babaların etkin biçimde olarak çocukların hayatında olduklarını gözlemlemiş.
Babayım, boşandım, Ne Yapayım?
Bir babaysanız ve boşandıysanız daha önce nasıl bir baba olduğunuzu düşünmeden önce şu soruya cevap verin: ’Çocuğunuz için iyi bir baba olmak istiyor musunuz?’ Eğer bu soruya cevabınız evetse:
-Çocuğunuzun güvenini kazanmanın zaman alacağını bilin. Belki bundan önce babalık stiliniz bu değildi. Çocuklar bu babaya alışmak için zamana ihtiyaç duyacaklardır. Yılmayın, tutarlı olun, çocuğunuzu, o size çok gelmek istemese de göremeye devam edin.
-Çocuğunuzla geçireceğiniz zamanı önceden planlayın. Bunu yaparken çocuğunuza da danışabilirsiniz, annesine ya da bakıcısına da.
-Çocuğunuzla vakit geçirirken ekranlardan uzak durun! Telefon, televizyon, bilgisayar, tablet oyunlarını unutun, bire bir ilişkiye girin.
-Çocuğunuzla geçirdiğin vakit alışveriş merkezleriyle sınırlı olmasın. Oyuncakçı dükkanları hafta sonları çocuklarına oyuncak satın alarak vakit geçiremeye çalışan babalarla dolu. Bu babalık değil, unutmayın!
-Onlarla farklı deneyimler yaşayın, onlarla yeni şeyler öğretin. Doğada yürüyün, yaprak toplayın, gördükleri hakkında konuşun. Birlikte yemek pişirin, yumurta kırın, sofra hazırlayın. Sevdiğiniz bir spor varsa çocuğunuzla birlikte yapın, maça gidin, sanatsal etkinlikleri takip edin. Otobüse, trene, vapura binin. Çocuk sizinle bilmediği deneyimleri paylaşsın.
-Çocuklarınızın okulda neler yaptıklarıyla ilgilenin. Sizinle çizdikleri resimleri, yaptıkları projeleri paylaşmaları için onları yüreklendirin.
-Çocuğu anneden alıp verirken zamanında orada olun.
-Zamanında orada olmayacağınız durumlarda haber verin, mutlaka konuşarak çocuğunuza geç kalma nedeninizi bildirin.
-Çocukla vakit geçirdiğiniz her an bir şey yapmak zorunda değilsiniz. Tüm hafta sonunu dışarıda geçirmeniz gerekmez ama siz yine de planlayın gününüzü.
-Çocuğa verdiğiniz sözleri mutlaka tutun.
-Onun hayat görüşünün şekillenebilmesi için onunla konuşun.
-Televizyon izleyecek olsanız bile- ki bu az bir süre olsun lütfen-çocukla birlikte izleyin. Birlikte izlediğiniz filmdeki karakterler, olaylar hakkında konuşun.
-Annenin çocuğun gelişimi için isteklerini yok saymayın. Eğer anne çocuğun Pazar akşamüzeri belli bir saatte eve bırakılmasını istiyorsa, buna saygılı olun. Çocuğun sizinle vakit geçirmesi de, ev düzeni de onun için önemlidir.
-Siz program yapsanız da çocuklar sizin planlarınızı beğenmeyebilir. Böyle bir durumda özellikle ilk başlarda zorlayıcı olmayın.
-Çocuklar sizin evinizde de bir yere, odaya sahip olurlarsa kendilerini daha rahat ve oraya ait hissederler. Evinizi düzenlerken mümkünse ona bir oda ayırın, oda ayıramıyorsanız mutlaka eşyaları için ona ait bir çekmecesi, oyuncakları için köşesi, bir sepeti olsun.
-Çocuğunuz sizinle vakit geçirmek yerine arkadaşlarını yeğlerse ona kızmayın. Önce kendinizi sorgulayın. Onların duygularını ve sizinle vakit geçirmek istememelerinin nedenlerini anlamaya çalışın.
Danışman Psikolog
Ani Eryorulmaz
Comments