top of page
  • Ayşe Başak Erk

Bebeklikte Kurulan İlk İlişki: Bağlanma Türleri, Bağlanma Türlerinin Özellikleri

J. Bowlby bağlanma ve bağlılık araştırmalarının öncüsüdür. Yaptığı araştırmalarının sonuçlarında,bebeklik ve erken çocuklukta fiziksel ve özellikle duygusal ihtiyaçların karşılanmayanların ‘’Sevgisiz bireyler’’ olarak geliştiğini ortaya koymuştur. Bu bireyler diğer insanları salt kendi ihtiyaçları için kullanan ve kalıcı, sevgi temelli ilişkiler kuramayan yetişkinler olmaktadırlar.

Ayrılma tipik olarak şu yolu izler; Bebekler ilk olarak ağlayarak, bağırarak ilgi eksikliğine, yokluğuna tepki verir. İkinci olarak ayrılık sürerse sessizleşir, hareketsizleşir, içe kapanır ve derin bir ‘yas tutma’ halini alır. Son olarak da ayrılma/kopma evresine girer. Bu aşamada bebek daha canlıdır ve ikinci evreye göre herhangi bir yerden gelecek ilgiye açıktır. Ancak çocuk bağlanma ilişkilerine artık ilgi göstermemektedir, isteksizdir. Bakım veren kişiye bağlanabilir ama bu çok daha uzun ve zorlu bir süreç haline gelir. Bağlanma süreci genelde ihmal edilme süreci ile doğru orantılı gelişir, bazı çocuk-bakım veren ise hiç bağlanmayı gerçekleştiremez.

Ainsworth’un John Hopkins Üniversitesi’nde yaptığı araştırma (Bebeğin ilk 12 ayında anne ve çocukları gözleyip, 12 aylıkken anne-çocuğu bir oyun odasına alır. İlk ayrılıkta anne bebeği cana yakın bir kız üniversite öğrencisi ile odada yalnız bırakır. İkinci sefer ise çocuk tamamen yalnız bırakılır. Her ayrılık, eğer çocuk endişesi ile baş edebilir ise 3 dakika sürer.) sonucunda birincil bakım veren-çocuk bağlanmasını3 kategoriye ayırmıştır.


Sağlıklı – Güvenli Bağlanma:

Sağlıklı ve güvenli bağlanan çocuklar, oyun odasını keşfetmek için anneyi bir hareket üssü olarak kullanırlar. Anne odadan ayrılınca oyun oynamaları azalır ve bazen endişelendikleri gözlemlenir. Anne odaya geri döndüğünde, çocuk anneyi aktif bir şekilde karşılar ve kısa br süre annenin yakınında bulunur, telkin edici sözler ile tekrar oyuncaklarla ilgilenmeye dönerler.

Ainsworth, bu çocuklara birincil bakım veren kişinin duyarlı ve bebeğin ihtiyaç sinyallerini olumlu ve doğru tepki veren kişiler olduğunu belirtir. Sağlıklı ve güvenli bağlanmış çocukların, yaşıtlarına uygun olarak sağlıklı düzeyde bağlılıkları vardır. Annenin telkin edici varlığı onların çevrelerini aktif bir şekilde keşfetmeleri konusunda onları cesaretlendirir.

Çocukların büyümelerini takip eden araştırmalarda, sağlıklı ve güvenli bağlanmış çocukların diğer çocuklardan farklı davrandıkları görülmüştür. Zihinsel beceri düzeyinde ısrarla mücadele ve kendine güven açısından daha başarılı bulunmuşlardır. Arkadaşlık, liderlik vasıflarında da daha becerikli oldukları da gözlemlenmiştir.


Güvensiz – Kaçıngan Bağlanma:

Kaçıngan bağlanan çocuklar çok bağımsız bir tutum içerisindedirler, yabancı ortamda hemen annelerini güven üssü olarak almaksızın hemen oyuncaklara yönelirler. Anneleri odadan çıktığında rahatsızlık göstermezler ve anne döndüğünde onu karşılama ihtiyacı duymazlar. Anneler odaya döndüklerinde çocuklarını kucaklarına almak istediklerinde, çocuğun anneden kaçındıkları görülür.

Bu denli bağımsız göründükleri için sağlıklı olarak adlandırılabilen çocuklar aslında Ainsworth’e göre sancılı ayrılıklar sonucunda oluşan kopuk tavırlardır. Kaçıngan bağlanan çocuklara, birincil bakım veren kişinin duyarsız, ret edici ve engelleyici ebeveyn tutumları olduğu belirtilir. Çocuklar, güvensiz ve de çok bağımsızdır, sıklıkla endişeli ağlamaları olur.

Ainsworth’e göre, çocuklar yabancı ortamda annelerinden destek görme konusunda güven duymadıklarından, kendilerini korumak adına kayıtsız kendine yeten bir tutum sergilerler. Bu savunmacı tutum çocukların kişiliklerinde kalıcı bir tutum haline gelir ve yetişkin olarak da hiç yardım istemeyen, almayan, mesafeli ve güvenmekte zorlanan, ‘’açık vermeyen’’ kişiler olurlar. İlişkilerini uç noktalarda yaşar, ya aşırı bağımlı ya da bağlanmayan yüzeysel ve mesafeli ilişkiler kurarlar.


Güvensiz-Duygusal Karmaşa Yaşayan Bağlanma:

Karmaşık bağlanan çocuklar, annelerini hiç bırakmayan, sürekli fiziksel temasta olan , ‘’yapışan’’ bireylerdir. Anne odadan çıktığında, çocuk çok fazla endişelenir ve anne odaya döndüğünde karmaşık duygular yaşar. Annenin kollarına yatıp , onu kucaklarken bir anda kızgın şekilde anneyi ittirebilir.

Karmaşık bağlanan çocuklara, birincil bakım veren kişinin bazen sıcak ve karşılık veren bazen ise soğuk ve tepkisiz bir tutum içerisinde oldukları bilinmektedir. Bu tutarsız davranışlar neticesinde çocuklar garanti olarak annelerini sürekli yanlarında isterler. Yabancı ortam araştırmasında ise çocukların fiziksel temas ile rahatlama sağlamak isterken direnç gösterirler.

Karmaşık bağlanan çocukların gelişimleritakip edildiğinde, çocukların bağımlı ve endişelioldukları gözlenmiştir. Diğer bağlanma türlerine göre olumsuz davranışlara daha çok baş vururlar, özellikle okul ortamında.

Güvensiz bağlanma ilişkisi içerisinde büyüyen çocuk:

· Özsaygısı ve öz sevigisi düşüktür.

· Otokontrolü zayıf olabilir.

· Saldırgan, manipültift davranışlar sergileyebilir

· Stres ve sorun anları ile baş etmede güçlük yaşar.

· Göz teması zayıf olabilir.

· Davranış ve akademik problemler yaşayabilir.

· Ebeveynleri ile gerçek sevgi ile bağlı değildir.

· Az tanıdığı kişilere, ayrım yapmadan sevecen davranabilir.

· Empatisi zayıftır, sosyal ilişkileri sürdürmekte zorlanabilir.

· Karşı gelme davranışı, isyankarlık , başkalarının sorunları için suçlamalar görülür.

· Bakış açısı karamsar, üzüntülü ve ümitsizdir.

· Sık sık kazalar geçirir.

· Kronik hastalıklara eğilimlidir.

· Apati ve depresyon görülebilir.

· Aşırı konuşma, uzun sohbetler ve sorular istediğini elde etmek için hoş/şirin davranışlar görülebilir. Sıklıkla sorumluluk almakta istek olabilir.

· Neden sonuç ilişkilerini (duygusal-sosyal alanda) kurmakta zorlanır.

· Yalan söyleme, çalma davranışı görülebilir.

· Potansiyelinin altına bir performans görülebilir.

· Kendi çocuklar ile benzer türde ilişki kurar, aynı tür bağlılık nesilleri arası aktarılır.



”Bu doğrultuda başlangıçta iyi anneyi deneyimlemek ve iyi bir bağ kurmak çok önemlidir.Bowlby’e göre erken dönemlerde güvenli bağlanma olmadığında ebeveyni kaybetmekten korkma depresyona kadar gidebilir (Holmes,1993).”- Güneş Özen & Funda Akkapulu


Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page