Çocuklar bu duygu sayesinde çevrelerine uyum sağlamayı, kendilerini tehlikeli durumlardan uzak tutmayı öğrenirler.
Kaygı ve korku duygularıyla baş etmeye çalışmak beklenmedik, farklı ve yeni durumlara hazırlıklı olmayı sağlar.
Çocuğu daha temkinli davranmaya yönlendirir.
Odaklanmaya yardımcı olur ve motivasyon sağlar. KAYGI VE KORKU AYNI ŞEY DEĞİLDİR! Kaygı ile korku birbiriyle yakından ilişkili duygulardır ve bu nedenle sıkça karıştırılmaktadır.
Uyku, beslenme, tuvalet alışkanlıklarının bozulması
Okula gitmek istememe
Kaygısını net ifade edemediği için çocuğun hırçın, sinirli olması
Aşırı endişeli, huzursuz olma hali
Durum ve etkinliklerden kaçınma
Anne- babaya bağımlılık
Yaşının gerisinde davranışlar
Tırnak yeme
Takıntılar
Sosyalliğin azalması
Dikkat sorunları
Bunlara ek olarak ellerin aşırı terlemesi, kalp atışlarının hızlanması, baş ağrısı, karın ağrısı, mide bulantısı, kusma vb. gibi fiziksel belirtiler de görülebilir. Kaygıya Neden Olan ve Kaygıyı Arttıran Etmenler
Genetik
Çocuğun mizacı (Endişelenmeye eğilim, hassasiyet, reddedilmeye, eleştiriye karşı aşırı duyarlılık)
Anne-babanın kaygı düzeyinin yüksek olması
Doğal afetler/kazalar
Çocuğun istismara uğraması
Hastalık
Yakınlarının kaybı
Anne-baba ayrılığı
Anne- baba tutumları
Aşırı kontrol edici, kollayıcı yaklaşımlar
Aşağılama, tehdit etme, tutarsız davranışlar
Mükemmeliyetçi/beklentisi yüksek ebeveynler
Hatalara tolerans gösterilmemesi
Çocuğun altını ıslatmasına, cinsel oyunlarına verilen aşırı tepkiler
KAYGI NE ZAMAN BİR SORUNA İŞARET EDER? HANGİ NOKTADA YARDIM ALINMALIDIR? Doğal kaygı ile bir soruna işaret eden kaygıyı ayırt etmek her zaman kolay değildir.
Çocuğun gelişim dönemine uygun olmayan kaygıları varsa,
Kaygıları şiddetliyse ve beklenenden uzun sürüyorsa,
Günlük yaşamını, hayat kalitesini, gelişimini olumsuz yönde etkiliyorsa bir problem olduğunu düşündürür ve uzman yardımı almayı gerektirir.
Kaygı sorunları, çocuğun mizacı olarak kabul edilmesi veya gelişimsel korkularla karıştırılması sebebiyle gözden kaçabilir.
AİLELERE ÖNERİLER Her yetişkin problemi için nasıl tek bir çözüm yok ise, her çocuk için de tek ve standart bir çözüm söz konusu olamaz. Bu nedenle çocuğu iyi tanımak, gözlemlemek ve çocuğa göre yöntem belirlemek önemlidir.
Öncelikle yaşadığı korkunun/kaygının gerçek olduğunu ve çocuğunuzun elinde olmadan yaşadığı duygular olduğunu unutmayın. Ebeveynlere gerçek dışı veya anlamsız gelen bir şey küçük çocuklar için çok gerçek ve korkutucu görünebilir. Çocuğunuzun kaygılarını dinleyin ve anlamaya çalışın. Konuşmak istemediği durumlarda, birlikte resim yapabilir veya oyun oynayabilirsiniz. Resim veya oyun aracılığıyla kaygısı hakkında önemli bilgiler elde edebilirsiniz.
Korkularını paylaştığında duygusunu kabul edin.
“Çok korkmuş olmalısın.”
“Bu konu senin canını sıkmış görünüyor.”
“ Hepimizin böyle korkuları olabilir.”
Çocuğunuzu iyi gözlemleyin ve ondan yapamayacağı şeyler beklemeyin. Yapamadığı durumlarda çocuğunuzu destekleyin, sakin bir şekilde tekrar denemesi veya olumlu bir adım atması için teşvik edin.
Çocuğunuz endişelenmeye eğilimli bir yapıya sahip ise, yeni durumlar öncesinde (boşanma, taşınma, kardeş doğumu, okula başlama vb.) çocuğunuzu zihinsel olarak hazırlayın.
Korkutma, bir disiplin aracı değildir. Her ne olursa olsun çocuğunuzu korkutacak söylemlerde bulunmaktan kaçının.
''Beni dinlemezsen doktor sana iğne yapacak.”
“Uslu durmazsan bırakır giderim.”
“Beni üzersen hastalanırım, annesiz kalırsın”
“Uyumazsan öcü geliyor.”
Korktuğu durumdan veya nesneden kaçınması konusunda desteklemeyin ancak çocuğu zorlayarak, korkusuyla da yüzleştirmeyin. Korkularını kademeli olarak ele almalısınız. Önce küçük adımlarla başlayın. Örneğin denize girmekten korkuyorsa, deniz kenarında çocuğunuzla birlikte oyun oynamakla işe başlayabilirsiniz.
Kaygılarını eleştirmeyin, küçümsemeyin. “Korkacak ne var ki?” “ Erkek çocuk korkar mı?” gibi ifadelerden uzak durun. Bu ifadeler korkusunu yatıştırmanın aksine anlaşılmadığını hissettirecektir.
Kaygısını azaltmak için sevdiği herhangi bir aktiviteyi (yüzme, dans, cimnastik, bisiklet, ip atlamak vb.) yapması konusunda çocuğunuzu destekleyebilirsiniz.
Kaygısını denetim altında tutmak için başa çıkma mekanizmalarını öğretin. Gevşeme egzersizleri ( derin nefes alma, gevşetici hayal kurma, kas gevşetme egzersizleri vb.), olumlu telkin cümleleri ( “Başarabilirim, “Yapabilirim” vb.) gibi teknikleri çocuğunuza öğretebilirsiniz.
Kaygıyla başa çıkma becerilerini öğrenmek kaygılı çocukların %90’ına yardımcı oluyor.
“ Eren korkuyor mu hiç?” , “Sen neden korkuyorsun?” diyerek kimseyle kıyaslamayın. Diğer çocukların hatta bazen yetişkinlerin de benzer korkuları olduğundan ve bu korkuların çok doğal olduğundan bahsedin.
Çocuğunuzun kaygı/korku duygusuna karşılık tutumlarınızı dengelemeniz önemlidir. Duygusuna ilgisiz kalmayın fakat gereğinden fazla ilgi göstermenin ve korkularını abartmanın da davranışını pekiştireceğini unutmayın.
Çocuğunuz yoğun kaygı yaşadığı esnada akılcı, mantıklı konuşmalar yapmak etkili olmayabilir. “ Canavar diye bir şey yoktur” demek korkmasını engellemeyecektir. Bazı durumlarda uzun uzun anlatarak, güven vererek ikna edilemeyeceklerini de kabul etmelisiniz.
Bu önerilerle çocuğunuzun kaygısını tamamen ortadan kaldıramayabilir ama minimize edebilirsiniz. Küçük korkular güven verme ve yaşıtların model alınması yoluyla ortadan kaldırılabilirken, daha ciddi durumlarda ise uzman desteği alınmalıdır.
Selda Yıldırım
Uzman Gelişim Psikoloğu
Comments