Doğuştan 3 yaşına dek çocuklar sırf hayatta kalmak için ebeveynlere bağımlı oldukları son derece karmaşık bir dünyada yaşarlar. Genellikle “yalan” gibi görünen şeyler ya masum hatalar ya da kendilerini korumak veya yetişkinleri yatıştırmak için birer çabadır. İpucunu bizim ses tonumuzdan alırlar. “Kavanozu sen mi kırdın?” diye kızgınlıkla sormak büyük olasılıkla “Ben değildim” cevabını doğuracaktır. “Kurabiyeyi sen mi yedin?” “Ben değil!” Elbette değil. Çocuklar hayatlarının bağlı olduğu ebeveynlerle başlarının derde girmesini istemezler. Yetişkinin sorusundaki kızgın ses tonu onları korkutur. Yalnızca her şeyin yeniden güvende olmasını isterler.
3 ila 7 yaş arasındaki çocuklar hala hayal ve gerçek arasındaki farkı çözmeye çalışırlar. Oyunlarında hayali dünyalar yaratırlar. Bazen kendi yarattıkları dünyanın nerede bittiğini ve gerçek dünyanın nerede başladığını anlamakta zorlanırlar. Biz yetişkinler, genellikle bunu sevimli bulur ve hayal dünyalarına katılırız. Pek çoğumuz akşam yemeği masasında hayali arkadaş için bir yer ayırmışızdır. Diş perisine ve Noel babaya olan inançlarını teşvik ederiz. Bazen kafalarının karışmasına şaşırmamak gerekir. Yaratıcılıklarını ortadan kaldırmak istemeyiz ama ne zaman hikaye anlatmanın uygun olduğu ne zamansa olmadığı konusunda ayrım yapabilmelerine yardımcı olmak isteriz.
5 yaşından 10 yaşına kadar, çocuklar yavaş yavaş yalan söylemenin ne anlama geldiğine dair bir anlayış geliştirirler. Eğer gerçeği söylemek konusunda açık kuralların olduğu bir evde, bir mahallede ve bir okulda yetişiyorlarsa buna uyum sağlamak için ellerinden geleni yaparlar. Onlar “büyük çocuklar” olmak isterler. Yetişkinlerin onayını isterler. Doğrunun ve adaletin tarafında olmak isterler. Çocuklar çocuk oldukları için ayrıca birbirlerini ve bizi de gözlemlerler. Bir yalanı tespit ettiklerinde “yalancı, yalancı, sana kimse inanmaz” diye bağıran onlardır.
10 yaşında üstünde? Bu yaştaki çocuklar gerçeği biraz esnettiklerini ya da doğrudan yalan söylediklerini kesin olarak bilirler. Bu noktada gelişimsel anlayış kadar önemli başka sebepler de işin içine girer.Yalan söylemenin diğer nedenleri: Sosyal sorunlar gelişimsel olanlarla çakışır. Çocukların yaşı büyüdükçe bu etmenlerden bir ya da daha fazlasının işin içine girme olasılığı artar:
Hatalar. Bazen çocuklar düşünmeden yalan söyler ve sonra da o yalanın içine daha çok batmak zorunda kalırlar. Kızgınlıkla “Köpeği kim dışarı bıraktı?” diyen anneye çocuk otomatik olarak “Ben değil!” diye cevap verir. Eyvah. Kendisinin bıraktığını biliyor. Sizde biliyorsunuz. Onun yaptığını bildiğinizi de biliyor. Peki, şimdi ne yapacak? “Şey. Belki de kapıyı rüzgar açmıştır.” Tüh. Gerçek gittikçe daha da düğümleniyor. Çocuk oyunun sonuna geldiğini bilir ama itiraf etmek de istemez. Anne gittikçe daha da sinirlenir. Vah vah. . . Şimdi artık üç sorun var: Asıl mesele, yalan ve annenin öfkesi.
Korku. Düşünmeden söylenen yalanlarla ilişkili olan bir de korkudan söylenen yalanlar vardır. Bir çocuğun hayatındaki yetişkinler tehlikeliyse (saldırgan, mantıksız ya da aşırı cezalandırıcı), çocuklar kabahatlerini kabul etmenin doğuracağı sonuçlardan o kadar endişe eder ki hepsinden kaçınmaya çalışır. Bunu anlayabiliriz. Hiç kimse kendisine bağırılmasını, vurulmasını ya da özgürlüğünün kısıtlanmasını istemez.
Yapmak istemedikleri bir şeyi yapmaktan kurtulmak. “Matematik ödevini yaptın mı?” diyor bir baba. “Tabi tabi. Eve gelir gelmez yaptım,” diyor ortaokula giden oğlu da. Çocuk matematikten nefret ediyor. Çocuk başarısız hissetmek istemiyor, çünkü matematiği anlamıyor. Çocuk onunla uğraşmak istemiyor. En iyisi “yalan söylemek”. Bir umut, matematik sınıfı yarınki sınavdan önce tuvaletin deliğine düşer de bununla uğraşmak zorunda kalmaz.
Yalan söylemenin ne zaman uygun olduğu ve ne zaman olmadığını anlayamamak. Formaliteden bir soru: “Nasılsın?” Formalite cevapsa “İyiyim” olmalıdır. Peki ya iyi değilsen? İyi olduğunu söylemek yalan söylemek midir? Biri bir arkadaşına “Bu pantolon beni şişman mı gösteriyor?”; “Yeni süveterimi beğendin mi?”; “Sence takıma girecek miyim?” diye sorduğunda mutlaka dürüst bir cevap aramıyorlardır. Bir çocuk bunu nasıl anlayabilir?
Uyum sağlamanın bir yolu olarak. Ortaokul ya da lise çağında içinde bulundukları grup ve topluluk içindeki konumlarından yeterince emin olmayan çocuklar bazen dürüst olmayan arkadaşlarına uyum sağlayabilir. “Havalı” görünmenin bir yolu olarak yalan söylemeye başlayabilirler. Yaşıtlarının onayını almak için yalan söylerler. Birbirlerinin kusurlarını örtmek ve yapmamaları gereken bir şey yaptıklarında delilleri gizlemek için yalan söylerler. Yalan söylemek hakkında yalan söylerler.
Ebeveynlerin koyduğu çok katı sınırlar. Ebeveynler çocukların biraz bağımsızlık kazanmasına izin vermezlerse gençler normal bir şekilde büyümek için neredeyse onları kandırmak zorunda kalırlar. 30 yaşına dek kızlarının randevulaşmasına izin vermeyen, dışarı çıkma ayrıcalığına sahip olmak için karnesindeki bütün notların 5 olmasını talep eden ya da çocuklarının her etkinliğini ve ilişkisini detaylı bir izlemeye alarak çocuklarının kapana kısılmış hissetmesine sebep olan ebeveynler… Gerçeği söylerse normal, tipik gençlerin yaptıklarını yapamayacak. Yalan söylerse normal bir genç olabilecek ama bu kez de yalan söylediği için kendini berbat hissedecek.
Maymun gördüğünü yapar. Bir ebeveyn aşırı hızın sonuçlarından kaçınmak için bir “radar detektörü” kullanıyorsa onun yetiştirdiği bir genci hız limitine uyarken görmek zordur. Bir ebeveyn bir iş projesini zamanında yapamadığında “hastalık” izni alırsa, çocuklar da haklı olarak okulu asmanın ya da iş yerinden hasta izni almanın neden o kadar büyütüldüğünü anlamazlar. Bir ebeveyn gelir vergisinde ya da bir finansal yardım formunda yaptığı hilelerle övünüyorsa, çocuklara yakalanmadıkları sürece yalan söylemenin kötü bir şey olmadığını öğretmiş olur. Çocuk kaçınılmaz olarak evde gözlemlediklerini dener ve genellikle yetişkinler, yaptığı şeyi yetişkinlerin de yaptığı bir şey olarak görmediğinde şaşırır.
Ve bazen, çok ender olarak, yalan söylemek bir ruhsal hastalığın ortaya çıkmakta olduğunun bir belirtisi olabilir, örneğin davranım bozukluğu ya da patolojik yalancılık gibi. Genellikle yalanın dışında birden fazla belirti de vardır. Bu çocuklar genellikle bu işte o kadar ustadır ki ihtiyaçları olsa da olmasa da yalan söylerler. Bu onlar için bir reflekstir, iyi düşünülmüş bir manipülasyon değil.Yalan Söyleyen Çocuğa Nasıl Yardımcı Oluruz Çocuklarımızın dürüstlüğün önemini anlamasına yardımcı olmak bizim işimizdir. Güvenilir (güvenilmeyi hak eden) biri olmak sağlam arkadaşlıkların, güven verici romantik ilişkilerin ve akademik ve mesleki başarının anahtarıdır. Dürüstlük gerçekten ve hakikaten en iyi politikadır.
İlk gereklilik en zorudur. İşimiz hiç durmadan dürüst bir yaşamın rol modelleri olmaktır. Dürüst çocuklar yetiştirmek istiyorsak bunun tam tersini yaparak örnek olamayız. Sorumluluklardan kaçamayız ya da gerçekten yapmış olmamız gereken bir şeyden kaçınmakla övünemeyiz. Hayatlarımızı tutarlılıkla yaşamamız ve dürüst bir insan olmanın önemli olduğunu düşündüğümüzü binlerce farklı şekilde ortaya koymamız gerekir.
Sakin kalın. Kontrolü kaybetmek odağı asıl meseleden uzaklaştırır ve sizin öfkenize ve hayal kırklığınıza taşır. Çocuğunuzun size yalan söylediğinden kesin olarak emin misiniz? Bununla baş etmeden önce kendinizi mutlu hissettiğiniz bir yerde hayal edin. Nefes alın. Sayın. Dua edin. Artık daha sakin misiniz? Tamam. Şimdi çocukla konuşun.
Eğitmek ve açıklamak için zaman ayırın. Ufaklıklar gerçekten saptıklarında ya da hikayeler anlattıklarında onları yalan söylemekle suçlamayın. Bunun yerine, bazı şeylerin olmasını isteyebileceğimizden ve öyleymiş gibi yapıp oynamanın ve hayal etmenin eğlenceli olduğundan söz edin. Her halükarda, onların yaratıcılıklarını kapatmayın ama oyun oynamanın bir zamanı ve gerçek hayatın da bir zamanı olduğunu hatırlatın.
Ahlaki konuları kavramanın zor olduğunu anlayın. Çocuğunuza şüphenin faydalarını sunun. Gerçekten yalan söylediyse ona sözünü geri almanın bir yolunu gösterin. Daha sonra da ne olduğundan ve bir dahaki sefere yalan söylemenin cazibesine kapıldığında neyi farklı yapabileceğinden söz edin.
Yalanın ardındaki sebebi arayın. Bunu sohbetinize katın. Eğer mesele “havalı” olmak, uyum sağlamak ya da küçük düşmekten kaçınmaksa çocuğun bu hedefi gerçekleştirmesini mümkün kılan başka yollar olup olmadığına bakın. Ne olduğuna ve bu konuda yalan söylemenin neden iyi bir fikir olmadığına odaklanın.
Çocuğunuzu büyük bir yalan söylerken mi yakaladınız? Ebeveynler sorgucu gibi davranmamalıdır. Çocuklardan gerçeği zorla duymaya çalışmak yalnızca onları daha çok korkutur. Yanıldıklarından emin olmak için haklı sebeplerimiz olduğunu söylemek ve onlara bu hikayeyle devam etmek isteyip istemediklerini sormak yeterlidir. Gerçeklere bağlı kalın ve açık, net sonuçlar belirleyin. Yaftalamak ya da kontrolü kaybetmek yalnızca çocuğunuzun bir sonraki sefere doğruyu söylemesini daha da zorlaştıracaktır.
Bir çocuğu asla yalancı olarak etiketlemeyin. Bir çocuğun kimliği bir etikete dolanıp kaldığında bunu düzeltmek gittikçe daha da zorlaşır. Bazı çocuklar onaylanmanın ve iyi davrandıkları için sevilmenin imkanı kalmadığına inandıklarında kötü davranmak konusunda daha iyi olurlar. Kaynak: Marie Hartwell
Ayşe Başak Erk
Comments