top of page
  • Ayşe Başak Erk

Ebeveynin gösterdiği sevgi ve yakınlık çocuğun hayat boyu mutluluğunu nasıl etkiler?

Hepimiz yoğun, meşgul, stresli hayatlar yaşıyoruz ve ebeveynler olarak bitmek bilmeyen endişeler taşıyoruz ama yapmamız gereken en önemli şeylerden birinin durup çocuklarımıza sevgiyle kocaman sarılmak olduğu konusunda hepimiz hemfikiriz.

Geçtiğimiz on yılda yapılan araştırmalar çocuklukta ebeveynlerden görülen sevgi ve yakınlık ile gelecekteki sağlık ve mutluluk arasındaki bağı vurguluyor. Daha yüksek özgüven, daha ileri akademik başarı, daha iyi ebeveyn-çocuk iletişimi ve daha az psikolojik ve davranışsal sorun bu tür bir sevgi ve yakınlık göstermeyle ilişkili görünüyor.

Öte yandan sevgi ve yakınlık gösteren ebeveynleri olmayan çocukların daha az özsaygı taşıdıkları, daha yabancılaşmış, öfkeli, saldırgan ve hatta antisosyal özellikler gösterebildikleri görülüyor.

Son yıllarda yapılan bazı araştırmalar çocuğun mutluluğu ve başarısında ebeveynden görülen sevgi ve yakınlığın önemini vurguluyor.

2013 yılında UCLA’de yapılan bir araştırma bir ebeveynden gelen koşulsuz sevgi ve yakınlığın çocukları duygusal olarak daha mutlu ve daha az kaygılı kıldığını gösteriyor. Bunun nedeni beynimizin sevgi ve yakınlık sonucunda gerçekten değişiyor olması.

Öte yandan, çocuklukta yaşanan istismarın ve ilgi eksikliğinin olumsuz etkileri çocukları hem zihinsel hem de fiziksel olarak etkiliyor. Bu, hayatları boyunca her türlü sağlık sorunuyla ve duygusal sorunlarla karşılaşmalarına neden olabiliyor. Asıl etkileyici olan, araştırmacıların ebeveynin gösterdiği sevgi ve yakınlığın, bireyleri çocukluğun zararlı etkilerine karşı gerçekten koruyabildiğini düşünmeleridir.

Daha sonra 2015 yılında Notre Dame Üniversitesinde yapılan bir araştırma ebeveynlerinden sevgi ve yakınlık gören çocukların daha mutlu yetişkinler olduğunu gösterdi. 600’den fazla ebeveyne nasıl yetiştirildikleri ve ne kadar fiziksel sevgi ve yakınlık gördükleri  soruldu. Çocuklukta daha fazla sevgi ve yakınlık gördüğünü belirten yetişkinler daha az depresyon ve kaygı ile birlikte genel olarak daha çok şefkat gösterdiler. Daha az sevgi ve yakınlık gördüğünü belirtenlerse ruh sağlığı konusunda sorunlarla mücadele ettiler, sosyal konularda daha çok sorun yaşadılar ve başkalarının bakış açısından bakabilmekte daha çok zorlandılar.

Araştırmacılar ayrıca çocuklar için fiziksel temasın faydalarını da araştırdılar.

Özellikle anne ve bebek arasındaki bu çok özel etkileşim bebeklerin daha az ağlayıp daha çok uyumalarına ve dolayısıyla daha sakin olmalarına yardım ediyor. Bunun ayrıca beynin gelişimini de etkilediği biliniyor. Scientific American dergisinde yayımlanan bir makaleye göre yetiştirme yurtları gibi sevgiden mahrum kaldıkları ortamlarda yaşayan çocuklar stres hormonu olan kortizonu ebeveynleriyle birlikte yaşayan çocuklara kıyasla daha yüksek düzeylerde taşıyorlar. 

Peki ailenizin günlük hayatına sevgi ve yakınlığı nasıl daha fazla entegre edebilirsiniz?

Bebeğinizi hastaneden eve getirdiğiniz andan itibaren onu kollarınızda tutuğunuzdan, ona dokunduğunuzdan ve onu kollarınızda salladığınızdan emin olun. Çocuğunuzu sevip okşamak için vakit ayırın, bebeğinizin teninin sizin teninize değmesine izin verin.

Bebekler büyüdükçe birlikte oynayın. Birlikte dans etmeye ya da sarılma veya öpücük canavarı gibi davranarak komik oyunlar yaratmaya çalışın.

Kucaklaşmanın günlük rutininizin bir parçası olduğundan emin olmak için bir hatırlatıcı koyun.

Yakın zamanda yayımlanan Troller filminde troller her gün kucaklaşma zamanını hatırlatan saatler takıyorlardı. Eğer ihtiyacınız olan buysa o zaman kendinize bir alarm kurun. Ya da günün belirli vakitlerinde çocuğunuza sarıldığınızdan emin olun, örneğin okula gitmeden önce, okuldan döndüklerinde ve uykudan önce.

Çocuğunuzu disipline ederken sevgiden faydalanın. Çocuğunuzla neyi yanlış yaptığını konuşurken elinizi onun omzuna koyun ve konuşma bittiğinde yaptığı davranıştan hoşlanmasanız bile onu hala sevdiğinizden emin olması için ona sarılın. Çocuklarınız kardeşlerine vuruyorsa onlara sarılın ve kucaklaşmanın nasıl da vurmaktan daha iyi hissettirdiğini açıklayın.

Son olarak, abartmamaya ve çocuklarınız boğmamaya özen gösterin. Onların kendilerine has rahat hissettikleri alana saygı duyun ve farklı süreçlerden geçerken bunun değişeceğinin farkında olun.

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page