top of page
  • Ayşe Başak Erk

Zor Çocuk Ebeveyni Olmak

“Ali’yi yatırmak saatlerimi alıyor. Onu kendi yatağına koymaksa hiç sormayın. Zaten bebekliğinden beri hep uyku sorunu vardı. Yemek problemlerini hiç saymıyorum bile… Ona bir lokma bir şey yedirmek saatlerimi alıyor. Tek başına hiçbir şey yapmak istemiyor, sürekli benim onunla ilgilenmemi istiyor. Ben de sürekli boş olamıyorum ki… Kendi istediği olmadığı zaman ortalığı ayağa kaldırıyor.Çığlıklar, tepinmeler, bağırmalar… Sanırım benim çocuğum diğer çocuklardan çok farklı; ben onu kontrol edeceğime o beni kontrolü altına aldı, onunla nasıl başa çıkacağımı hiç bilmiyorum…”

Bazı çocuklar yapısal özellikleri nedeniyle içinde bulundukları çevreye daha az ve daha zor uyum sağlarlar. Bu çocuklar anormal çocuklar değildirler, sadece ‘zor’ çocuklardır. Bunun nedeni ruhsal olmakla brlikte, araştırmalar genetik ve biyolojik farklılıkları ortaya koyar. Bulgularda zor çocukların anne ve/veya babalarınında çocukluk dönemlerinde benzer davranışlar sergilediği ortaya çıkmıştır. Ayrıca, MolecularPsychiatry Dergisi’nde yayınlanan bir çalışmada, bu çocukların son derece karışık nöronlararası bağlantılara sahip olduğu ve empati, bilinç ve dürtü kontrolünden sorumlu beyin bölümleri arasındaki bağlantılarda da genetik farklılıklar olduğu gözlenmiştir. Peki, hangi çocuklar ‘zor çocuk’ olarak tanımlanır? Bu çocuklar genel olarak zor bir mizaca sahiptirler. Genellikle hareket düzeyleri aşırıdır; dürtüseldirler ve sabit durmazlar. Aksidirler; sınırlanmaktan hoşlanmazlar, kontrolü kaybedebilir ve saldırganca davranabilirler. Duygu durumlarından bağımsız olarak sesleri genellikle yüksektir. Düzensizdirler; nasıl davranacakları tahmin edilemez. Örneğin ne zaman acıkacakları ve yorulacakları önceden kestirilemez. Dikkatleri oldukça dağınıktır; bir konu üzerine odaklanmakta (özellikle ilgisini çekmeyen konularda) zorlanırlar, sizi dinleyemezler. Israrcıdırlar; istedikleri şeylerden zor vazgeçerler ve ikna edilmeleri kolay değildir. Duyusal uyaranlara (renkler, ışık, görüntü, ses, doku, koku ve tat) karşı aşırı hassastırlar. Girdikleri yeni ortamlarda çekingenlik gösterirler ve yeni durumlara sıklıkla ağlayarak tepki verirler. Bununla bağlantılı olarak, geçişler ve değişiklikler karşısında zorluk yaşarlar, rutinlerini bırakmada güçlük çekerler. Temelde ciddidirler; keyif aldıklarını açıkça göstermezler. Zor çocuklarda görülen genel özelliklerden bir diğeri öfke nöbetleridir. Öfke nöbetleri sadece çocuğun kontrolden çıktığı durumlarla sınırlı değildir; ağladığı, kızdığı, çığlık attığı her duruma öfke nöbeti denilebilir (bu yüzden öfke patlamaları olarak da adlandırılır).

Eğer bu özellikleri taşıyan bir çocuğa sahipseniz, İlk olarak çocuğunuzu iyi tanımalı ve davranışlarını iyi takip etmelisiniz. ‘Hangi durumlar karşısında aşırı tepki gösteriyor, keyifsizleşiyor ve istenmeyen davranışlar sergiliyor?’ sorularını kendinize sormalısınız. Bu, çocuğunuzun davranışlarındakileri sapmaları daha çabuk yakalamanızı ve ne zaman müdahale etmeniz gerektiği bilgisini sağlayacaktır. Çocuğunuzun davranışlarını anlamlandırmakta zorlandığınız için tutarlı bir tavır benimseyemezsiniz. Öneri: Çocuğunuza farkındalık kazandırmak için uygun olmayan davranışını adlandırın. Bunu yaparken onunla göz kontağı kurmaya gayret edin, kısa ve basit ifadeler kullanın. Kararlı olmayı unutmayın. “Sana neler olduğunun farkındayım; ödevin olduğu için TV izleyemeyeceksin ve bu seni öfkelendiriyor”. Çocuğunuzla baş edemediğinizi hissettiğinizde son noktada kontrolünüzü kaybedip, ona bağırabilirsiniz. Öneri: İşe kendi üzerinizde çalışarak başlayabilirsiniz. Durum karşısında tarafsız olun, tepki vermeden önce düşünün ve durumu değerlendirin. Yaptığının üzerinde duran bir mesaj vermek yerine, altta yatan sebeplere yönelik tepkiler verin. İstenmeyen davranışına karşı (o anki ihtiyacını göz önünde bulundurarak) daha kabul edilebilir bir alternatif gösterin. Bununla birlikte çocuğun ebeveynlerinin tutarlı davranış sergilemeleri ve ortak disiplin kuralları dahilinde hareket etmeleri gerektiği unutulmamalıdır.

Öfke nöbetleriyle baş etmekte güçlük çekebilir ve yorulduğunuzu hissedebilirsiniz. Öneri: Kesin, sakin ve kararlı olun. Çocuğunuza duygusunu isimlendirin ve uygun/uygun olmayan davranışları açıklayın. Çocuğunuzu ortamdan uzaklaştırarak sakinleşmesine destek verebilirsiniz, fiziksel temasa ihtiyaç duyuyorsa sarılabilirsiniz, sarılıp ona şarkı söyleyebilirsiniz. Enerjisini boşlatmaya ihtiyacı varsa yumuşak topları atması için onu cesaretlendirebilirsiniz. Çocuğunuzu ve kendinizi güvende tuttuğunuzdan emin olun.

Geceleri uyumayan, sıklıkla ağlayan, ayrılmakta zorlanan bir çocuk sizin için yıpratıcı ve yorucu olabilir. Öneri: Eşinizle işbirliği içinde hareket edebilirsiniz. Kendinize özel vakit ayırmaya çalışın aynı zamanda eşiniz ile de çift olarak baş başa vakit geçirmeye çalışın. Bu, hem sizde hem de çocuğunuza yönelik davranışlarınızda olumlu değişiklikler yaratacaktır.

Kamusal alanlarda etrafınızdakilerin bakışları yüzünden utanç duyabilirsiniz. Öneri: Yeni bir ortama girmeden önce çocuğunuza haber verin. O ortamı tanımlayın ve ara ara yapacağınız aktiviteyi ona hatırlatın. Bu bilgilendirme, çocuğunuzun ortama girdiğindeeskisi kadar yoğun tepkiler göstermemesini sağlayacak ve ona yeni duruma alışması için hazırlanma süresi verecektir.

Hissettiğiniz kızgınlık ve bıkkınlık yüzünden çocuğunuza karşı suçluluk hissedebilirsiniz. Öneri: Uygunsuz davranışlarının size yönelik bir tepki değil, çocuğunuzun mizacından kaynaklanan davranışlar olduğunu fark ederseniz duyduğunuz kızgınlık ve bıkkınlık duygularıyla daha rahat baş edebilirsiniz. “Bunu bana neden yapıyor” sorusu yerine “Bu davranışını nasıl anlayabilirim” üzerinde düşünmeniz daha yaratıcı çözümler üretmenize yardımcı olacaktır. Ayrıca eğer çocuğunuzun zor duygularını ve davranışlarını yönetmeyi öğrenirseniz, ilişkinizde sakinleşebilir hale geleceksinizdir. Olumsuz duygularla baş edemez duruma gelirseniz, bir profesyonelden yardım almayı deneyebilirsiniz.

Kaynak: PsychologyToday

bottom of page